KOKTEYL PARTİSİ KURALLARI
Günümüzde katıldığınız herhangi bir pazarlama konferansında ‘’ sosyal medya’’
sözcüklerini telaffuz etmeyen ya da son zamanlarda klişeleşmiş ‘’ Web 2.0’’
terimini kullanmayan tek bir kişi bile bulmanız neredeyse imkansız. Bu ‘moda’
sözcük ilk başta kulağa kulağa yabancı gelse de, web’in artık çift yönlü
iletişimin geçerli olduğu yeni bir sosyalleşme ortamına dönüşen yeni yüzünü
tanımlaması açısından bakıldığında, pek de yanlış sayılmaz.
İşte bu duruma karşılık olarak çok sayıda ünlü marka, birkaç yıl önce
sanal Second Life dünyasına dahil olmanın gerekli olduğuna karar verdi. Frito
Lay bir yarışma başlatarak, dünyaca ünlü patates cipsi Doritos’un reklamını tüketicilerin
yaratmasına izin verdi ve sosyal medya zarını yuvarlamış oldu. Aynı şekilde
Facebook’ta sayısı gün geçtikçe artan bir gruba sahip olan Apple, geçtiğimiz
yıllarda gerçekleştirdiği diğer çalışmaların yanısıra bu gruba katılan
öğrencilere 10 milyon adet müzik sampler paketi hediye edeceğini açıkladı.
Tabii çok geçmeden büyük medya devleri de bu kervana katıldı. Time
dergisi 2006 yılında ‘Yılın En Önemli Kişisi’ ödülüne ‘siz’i layık gördü. Aynı
şekilde Amerika’da yayınlanan sektör dergisi Advertising Age de 2006’da ‘siz’i
‘Yılın Reklam Ajansı’ olarak belirledi. Bununla birlikte bloglardaki, sosyal ağ
sitelerindeki ve video paylaşım platformlarındaki gelişmeye rağmen, iş dünyası
hala bu yeni teknolojileri markalarını tasarlamak, müşterilerini bağımlı hale
getirmek ve rakiplerinin önüne geçmek için bir avantaj olarak kullanmak
konusunda yeteri kadar çaba sarf etmiyor. Çok sayıda kişi ve kuruluş bu yeni
medya kanalıyla ilgilenmeye başlasa da hala pek çok kişinin kafasında ‘’Nereden
başlamam gerek?’’ sorusu, cevabını arıyor. İşte bizim amacımız da bu konuda
size yardımcı olmak. Sonuçta sosyal medyanın son beş yılda olgunlaştığı
düşünülürse, sosyal medya pazarlamanın henüz emekleme aşamasında. Her geçen gün
mantar gibi çoğalan yeni siteler ve yeni araçlar nedeniyle taşlar sürekli yer
değiştiriyor ve içinden çıkması giderek zorlaşan yeni bir söz dağarcığı
oluşuyor.
İşte bu nedenle çoğu pazarlama yöneticisinin kollarını birbirine
kavuşturup; sosyal medyanın yeni çehresini belirleyen blog, vlog, Twitter, Wiki,
Flickr ve LinkedIn gibi oluşumlar üzerine kafa yorması gerekiyor. Yönetici
takımının asıl görevi ürünü satmak, gelirleri artırmak ve ortaklık payını
yükseltmektir. Dolayısıyla yeni sosyal medya fırsatlarını takip etmek hem
onların yeteneklerini aşar hem de bu araçların bazılarından ölçülebilir bir ROI
elde etmek hala zordur.
Aslında bu işin teknolojiyle
ilgisi yok
Sosyal medya üzerinde dönen tüm konuşmalar, genelde yeni araçlar ve
baş döndürücü bir hızla artarak, isimlerinde sesli harf kullanmamayı bir
alışkanlık haline getirmiş yeni sitelerin ana dili bozan yapısı üzerinde
odaklanıyor. Özellikle her gün sosyal medyayla haşır neşir olan insanların
kullanmaya hevesli olduğu yeni terimler, çoğu kişide kafa karışıklığı
yaratıyor. Bu da aslında sosyal medyaya ilgi duymaya hevesli olan kişi ve
kuruluşların aklının karışmasına ve ambale olmasına neden oluyor.
Dahası büyük markaların sponsorluğuyla sosyal medya pazarlama kampanyalarına
adım atan ilk girişimcilerin pek çoğu başarısızlığa uğruyor. Bu şirketlerde
çalışan ve geleneksel pazarlama konusunda uzman olan çok sayıda pazarlama
sorumlusu, sektördeki yeni kuralları anlamakta zorlanıyor.
İşte bu nedenle aslında üzerinde biraz düşünürsek, sosyal medyayı bir
kokteyl partisine benzetebiliriz. Özellikle de sosyal medya pazarlama
kampanyalarını derinlemesine analiz edersek. Bu doğrultuda fikir yürütürsek,
online dünyada işe yarayan kuralların aynı zamanda bir kokteyl partisinde de
geçerli olduğunu, başarısız olanlarınsa bir kokteyl partisinde de tökezlediğini
görürüz. Aslında bazı kavramları kafanızda daha net canlandırabilmeniz için
düşünülmüş bu benzetme, aynı zamanda sosyal medyada geçerli bazı davranış
kurallarını belirlemek açısından da etkili olabilir.
Sosyal
Medya Pazarlamaya Uyarlanabilecek Kokteyl Parti Kuralları
1) Parti
sizle de sizsiz de devam edebilir.
Günümüzde potansiyel bir müşteri adayıyla konuşmaya başladığınızda, şirketin
pazarlama sorumlusundan ilk olarak ‘’ Sosyal Medya’ya girmeyi düşünüyoruz’’
cümlesini duyarsınız. Aslında markanız zaten sosyal medyada yer almaktadır.
Sadece halihazırda gerçekleşmekte olan binlerce online partide insanların
markanız, ürünleriniz ve rakipleriniz hakkında yaptıkları konuşmalardan
haberiniz yoktur.
2) Katıldığınız
bir partide konuşmadan önce dinlemeyi öğrenin.
Katılanların çoğunu tanımadığınız bir partiye davet edildiğinizi
düşünün. Herhalde ilk yapacağınız hareket kapıyı açıp yüksek sesle bağırarak,
orada olduğunuzu herkese anons etmek olmazdı. Öncelikle ev sahibiyle
selamlaşır, sonrasında kendinize bir içki alır ve bir süre dinledikten sonra
konuşmalara daha kolay dahil olurdunuz.
3) Konuşmanın
doğal seyrini bozmayın.
Bu tarz partilerde konuşmalar genellikle birbiriyle bağlantılı konu
başlıkları üzerinde döner. İnsanların birbirlerine verdiği karşılıklı yanıtlar
ve bağlantılı anekdotlar doğrultusunda konu gelişir. İşte bu tarz ortamlarda
konuyu düşüncesizce değiştiren kişi ‘kaba ve görgüsüz’ sıfatlarıyla tanımlanır.
4) Tavırlarınıza
dikkat edin.
Bütün kokteyl partileri aynı değildir; bu nedenle her birinde sizden
farklı davranmanız beklenir. Patronunuzun düzenlediği bir kokteylde, eski arkadaşlarınızın
katılacağı bir şarap ve bira partisinden çok daha farklı davranmanız gerekir.
İşte online sosyal forumlardaki görgü kuralları da birbiriyle aynı değildir. Bu
tarz forumlarda neler olup bittiğini anlamanın en iyi yoluysa, bu sitelerde bir
süre takılmaktan geçer.
5) Dünya
sizin etrafınızda dönmüyor.
Herhalde hepiniz katıldığınız partilerden en az birinde biraz sonra
anlatacağımız insan tipine rastlamışsınızdır. Her konu başlığını kendisinin ne
kadar mükemmel bir insan olduğunu anlatmak için değiştiren kişilerden
bahsediyoruz. O içeri adım attığında nedense herkes partiden bir an önce
uzaklaşmak için bir bahane aramaya başlar.
6) Kaypak
olmayın. İnsanlar taklit kokusunu anında alır.
Bu kez de çok sayıda partide karşılaştığımız, güzel ama yapmacık ve
samimiyetsiz tavırlarıyla tanıdığımız o kadından bahsediyoruz. Onunla kaba
görünmemek için kibarca konuşursunuz. Hatta o, içten içe sizi etkilediğini bile
düşünebilir. Fakat ondan uzaklaştığınız anda, önce çevrenize bir göz atar, sonra
da yanınızdaki insanlara onun zeka notunu verirsiniz.
7) Size
faydası olmayan bilgileri paylaşın.
Bu kural, partiye katılan hemen hemen herkes için geçerlidir. Birçok
insan söylediği şeylerin nasıl bir geri dönüşü olacağını hesap etmeden konuşur.
İnsanlar genelde diğerlerinin duymaktan hoşlanacağı hikayeleri ve anekdotları
birbirleriyle paylaşır. Aslında bu düzgün bir şekilde yapıldığında, insanlar
sizinle konuşmaktan gerçekten de zevk alırlar. Fakat garip bir biçimde bu
kuralı hayata geçirmek pazarlamacılar için oldukça zordur. Onlar mesaj vermek
için koşulllandırılmıştır. Fakat bunu partide konuşulan geniş bir konu üzerinde
uyguladıklarında, bu durum onların dışlanmasına neden olabilir.
8) Konuyla
ilgili olduğu sürece bildiklerinizi paylaşmaktan çekinmeyin.
Hiç arabanız bozulduktan hemen sonra bir tamirciyle konuştunuz mu?
Herhalde o an onun orada olması ve sahip olduğu bilgileri sizinle paylaşması
karşısında hoşnut kalmışsınızdır. Aynı şey burada da geçerli. Birileri sizin faaliyet
gösterdiğiniz bir alan hakkında bilgi açlığı çekiyorsa, onunla konuştuğunuz
için size minnet duyacaktır.
9) Arkadaşınıza
sorabileceğiniz bir şeyi tanımadığınız birisine soramazsınız.
Blogların hakim olduğu sanal dünyada kaybolup giden ve yardıma
ihtiyacı olan çok sayıda şirket var. Tabii bu şirketlerin büyük bölümü sosyal
medyayı hiçbir zaman kullanmamış ve seslerini duyurabilecekleri kendilerine ait
bir blogları da yok. Dolayısıyla izleyicileriyle nasıl doğal bir iletişim
kuracaklarını bilmiyorlar ve tabii ki güvenebilecekleri ya da fikir
danışabilecekleri dostları da yok. Bu durumda kişi ve kuruluşların öncelikli
olarak yapması gereken ilk şey, bir sosyal medya destek programını sayfalarına
eklemek. Sonuçta aynen bir yabancıdan çocuklarınızı tiyatroya götürmesini
isteyemeyeceğiniz gibi bir yabancıdan sizin ‘viral video’nuzu tanıtmasını da
bekleyemezsiniz. Kısacası etkin bir takipçi listesine sahip olmadan önce size
tamamen güvenecek bir takipçi tabanı oluşturmanız gerekir.
10) İnsanlar
ancak sizi sever ve yaptığınız işlere ihtiyaç duyarsa, sizinle çalışmak
isterler.
İnsanlar sevdikleri insanlarla çalışmak isterler. Bu, herkes
tarafından bilinen bir gerçektir. İşte sosyal ağlar ve kokteyl partileri de dahil
tüm iletişim ağının altında bu mantık yatar. Birbiriyle benzer özelliklere
sahip iki ürün arasında seçim yapmanız gerektiğini düşünün. Biri, size bir
arkadaşınız, diğeriyse bir yabancı tarafından önerilmiş olsun. Hiç şüphesiz pek
çok kişi arkadaşının tavsiyesini dinleyecektir.
11) İçkiyi
fazla kaçırmayın.
Pazarlamacılar olarak bizim en önemli görevlerimizden biri de ürünün
fark edilmesini sağlamaktır. Ürünümüz hakkında konuşulmasını isteriz. İşte
viral pazarlamanın eylem çağrısı da bu fikre dayanmaktadır. Bununla birlikte insanların
arkamızdan partide çok içip dağıtan o adam hakkında konuştukları gibi
konuşmasını istemeyiz. Sosyal medyada pazarlama çalışmaları tamamen markayla
ilgili olmak zorundadır ve çok az sayıda büyük kurumsal marka kendisini gülünç
duruma düşürmemeyi başarabilir. İşte bu nedenle viral pazarlama yapmak
gerçekten de çok zordur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder