18 Aralık 2012 Salı

SOSYAL MEDYADA KOKTEYL PARTİ KURALLARI


KOKTEYL PARTİSİ KURALLARI

Günümüzde katıldığınız herhangi bir pazarlama konferansında ‘’ sosyal medya’’ sözcüklerini telaffuz etmeyen ya da son zamanlarda klişeleşmiş ‘’ Web 2.0’’ terimini kullanmayan tek bir kişi bile bulmanız neredeyse imkansız. Bu ‘moda’ sözcük ilk başta kulağa kulağa yabancı gelse de, web’in artık çift yönlü iletişimin geçerli olduğu yeni bir sosyalleşme ortamına dönüşen yeni yüzünü tanımlaması açısından bakıldığında, pek de yanlış sayılmaz.

İşte bu duruma karşılık olarak çok sayıda ünlü marka, birkaç yıl önce sanal Second Life dünyasına dahil olmanın gerekli olduğuna karar verdi. Frito Lay bir yarışma başlatarak, dünyaca ünlü patates cipsi Doritos’un reklamını tüketicilerin yaratmasına izin verdi ve sosyal medya zarını yuvarlamış oldu. Aynı şekilde Facebook’ta sayısı gün geçtikçe artan bir gruba sahip olan Apple, geçtiğimiz yıllarda gerçekleştirdiği diğer çalışmaların yanısıra bu gruba katılan öğrencilere 10 milyon adet müzik sampler paketi hediye edeceğini açıkladı.

Tabii çok geçmeden büyük medya devleri de bu kervana katıldı. Time dergisi 2006 yılında ‘Yılın En Önemli Kişisi’ ödülüne ‘siz’i layık gördü. Aynı şekilde Amerika’da yayınlanan sektör dergisi Advertising Age de 2006’da ‘siz’i ‘Yılın Reklam Ajansı’ olarak belirledi. Bununla birlikte bloglardaki, sosyal ağ sitelerindeki ve video paylaşım platformlarındaki gelişmeye rağmen, iş dünyası hala bu yeni teknolojileri markalarını tasarlamak, müşterilerini bağımlı hale getirmek ve rakiplerinin önüne geçmek için bir avantaj olarak kullanmak konusunda yeteri kadar çaba sarf etmiyor. Çok sayıda kişi ve kuruluş bu yeni medya kanalıyla ilgilenmeye başlasa da hala pek çok kişinin kafasında ‘’Nereden başlamam gerek?’’ sorusu, cevabını arıyor. İşte bizim amacımız da bu konuda size yardımcı olmak. Sonuçta sosyal medyanın son beş yılda olgunlaştığı düşünülürse, sosyal medya pazarlamanın henüz emekleme aşamasında. Her geçen gün mantar gibi çoğalan yeni siteler ve yeni araçlar nedeniyle taşlar sürekli yer değiştiriyor ve içinden çıkması giderek zorlaşan yeni bir söz dağarcığı oluşuyor.

İşte bu nedenle çoğu pazarlama yöneticisinin kollarını birbirine kavuşturup; sosyal medyanın yeni çehresini belirleyen blog, vlog, Twitter, Wiki, Flickr ve LinkedIn gibi oluşumlar üzerine kafa yorması gerekiyor. Yönetici takımının asıl görevi ürünü satmak, gelirleri artırmak ve ortaklık payını yükseltmektir. Dolayısıyla yeni sosyal medya fırsatlarını takip etmek hem onların yeteneklerini aşar hem de bu araçların bazılarından ölçülebilir bir ROI elde etmek hala zordur.

Aslında bu işin teknolojiyle ilgisi yok

Sosyal medya üzerinde dönen tüm konuşmalar, genelde yeni araçlar ve baş döndürücü bir hızla artarak, isimlerinde sesli harf kullanmamayı bir alışkanlık haline getirmiş yeni sitelerin ana dili bozan yapısı üzerinde odaklanıyor. Özellikle her gün sosyal medyayla haşır neşir olan insanların kullanmaya hevesli olduğu yeni terimler, çoğu kişide kafa karışıklığı yaratıyor. Bu da aslında sosyal medyaya ilgi duymaya hevesli olan kişi ve kuruluşların aklının karışmasına ve ambale olmasına neden oluyor.

Dahası büyük markaların sponsorluğuyla sosyal medya pazarlama kampanyalarına adım atan ilk girişimcilerin pek çoğu başarısızlığa uğruyor. Bu şirketlerde çalışan ve geleneksel pazarlama konusunda uzman olan çok sayıda pazarlama sorumlusu, sektördeki yeni kuralları anlamakta zorlanıyor. 

İşte bu nedenle aslında üzerinde biraz düşünürsek, sosyal medyayı bir kokteyl partisine benzetebiliriz. Özellikle de sosyal medya pazarlama kampanyalarını derinlemesine analiz edersek. Bu doğrultuda fikir yürütürsek, online dünyada işe yarayan kuralların aynı zamanda bir kokteyl partisinde de geçerli olduğunu, başarısız olanlarınsa bir kokteyl partisinde de tökezlediğini görürüz. Aslında bazı kavramları kafanızda daha net canlandırabilmeniz için düşünülmüş bu benzetme, aynı zamanda sosyal medyada geçerli bazı davranış kurallarını belirlemek açısından da etkili olabilir.

Sosyal Medya Pazarlamaya Uyarlanabilecek Kokteyl Parti Kuralları

1)      Parti sizle de sizsiz de devam edebilir.
Günümüzde potansiyel bir müşteri adayıyla konuşmaya başladığınızda, şirketin pazarlama sorumlusundan ilk olarak ‘’ Sosyal Medya’ya girmeyi düşünüyoruz’’ cümlesini duyarsınız. Aslında markanız zaten sosyal medyada yer almaktadır. Sadece halihazırda gerçekleşmekte olan binlerce online partide insanların markanız, ürünleriniz ve rakipleriniz hakkında yaptıkları konuşmalardan haberiniz yoktur.

2)      Katıldığınız bir partide konuşmadan önce dinlemeyi öğrenin.
Katılanların çoğunu tanımadığınız bir partiye davet edildiğinizi düşünün. Herhalde ilk yapacağınız hareket kapıyı açıp yüksek sesle bağırarak, orada olduğunuzu herkese anons etmek olmazdı. Öncelikle ev sahibiyle selamlaşır, sonrasında kendinize bir içki alır ve bir süre dinledikten sonra konuşmalara daha kolay dahil olurdunuz.

3)      Konuşmanın doğal seyrini bozmayın.
Bu tarz partilerde konuşmalar genellikle birbiriyle bağlantılı konu başlıkları üzerinde döner. İnsanların birbirlerine verdiği karşılıklı yanıtlar ve bağlantılı anekdotlar doğrultusunda konu gelişir. İşte bu tarz ortamlarda konuyu düşüncesizce değiştiren kişi ‘kaba ve görgüsüz’ sıfatlarıyla tanımlanır.

4)      Tavırlarınıza dikkat edin.
Bütün kokteyl partileri aynı değildir; bu nedenle her birinde sizden farklı davranmanız beklenir. Patronunuzun düzenlediği bir kokteylde, eski arkadaşlarınızın katılacağı bir şarap ve bira partisinden çok daha farklı davranmanız gerekir. İşte online sosyal forumlardaki görgü kuralları da birbiriyle aynı değildir. Bu tarz forumlarda neler olup bittiğini anlamanın en iyi yoluysa, bu sitelerde bir süre takılmaktan geçer.

5)      Dünya sizin etrafınızda dönmüyor.
Herhalde hepiniz katıldığınız partilerden en az birinde biraz sonra anlatacağımız insan tipine rastlamışsınızdır. Her konu başlığını kendisinin ne kadar mükemmel bir insan olduğunu anlatmak için değiştiren kişilerden bahsediyoruz. O içeri adım attığında nedense herkes partiden bir an önce uzaklaşmak için bir bahane aramaya başlar.

6)      Kaypak olmayın. İnsanlar taklit kokusunu anında alır.
Bu kez de çok sayıda partide karşılaştığımız, güzel ama yapmacık ve samimiyetsiz tavırlarıyla tanıdığımız o kadından bahsediyoruz. Onunla kaba görünmemek için kibarca konuşursunuz. Hatta o, içten içe sizi etkilediğini bile düşünebilir. Fakat ondan uzaklaştığınız anda, önce çevrenize bir göz atar, sonra da yanınızdaki insanlara onun zeka notunu verirsiniz. 

7)      Size faydası olmayan bilgileri paylaşın.
Bu kural, partiye katılan hemen hemen herkes için geçerlidir. Birçok insan söylediği şeylerin nasıl bir geri dönüşü olacağını hesap etmeden konuşur. İnsanlar genelde diğerlerinin duymaktan hoşlanacağı hikayeleri ve anekdotları birbirleriyle paylaşır. Aslında bu düzgün bir şekilde yapıldığında, insanlar sizinle konuşmaktan gerçekten de zevk alırlar. Fakat garip bir biçimde bu kuralı hayata geçirmek pazarlamacılar için oldukça zordur. Onlar mesaj vermek için koşulllandırılmıştır. Fakat bunu partide konuşulan geniş bir konu üzerinde uyguladıklarında, bu durum onların dışlanmasına neden olabilir.

8)      Konuyla ilgili olduğu sürece bildiklerinizi paylaşmaktan çekinmeyin.
Hiç arabanız bozulduktan hemen sonra bir tamirciyle konuştunuz mu? Herhalde o an onun orada olması ve sahip olduğu bilgileri sizinle paylaşması karşısında hoşnut kalmışsınızdır. Aynı şey burada da geçerli. Birileri sizin faaliyet gösterdiğiniz bir alan hakkında bilgi açlığı çekiyorsa, onunla konuştuğunuz için size minnet duyacaktır.

9)      Arkadaşınıza sorabileceğiniz bir şeyi tanımadığınız birisine soramazsınız.
Blogların hakim olduğu sanal dünyada kaybolup giden ve yardıma ihtiyacı olan çok sayıda şirket var. Tabii bu şirketlerin büyük bölümü sosyal medyayı hiçbir zaman kullanmamış ve seslerini duyurabilecekleri kendilerine ait bir blogları da yok. Dolayısıyla izleyicileriyle nasıl doğal bir iletişim kuracaklarını bilmiyorlar ve tabii ki güvenebilecekleri ya da fikir danışabilecekleri dostları da yok. Bu durumda kişi ve kuruluşların öncelikli olarak yapması gereken ilk şey, bir sosyal medya destek programını sayfalarına eklemek. Sonuçta aynen bir yabancıdan çocuklarınızı tiyatroya götürmesini isteyemeyeceğiniz gibi bir yabancıdan sizin ‘viral video’nuzu tanıtmasını da bekleyemezsiniz. Kısacası etkin bir takipçi listesine sahip olmadan önce size tamamen güvenecek bir takipçi tabanı oluşturmanız gerekir.

10)   İnsanlar ancak sizi sever ve yaptığınız işlere ihtiyaç duyarsa, sizinle çalışmak isterler.
İnsanlar sevdikleri insanlarla çalışmak isterler. Bu, herkes tarafından bilinen bir gerçektir. İşte sosyal ağlar ve kokteyl partileri de dahil tüm iletişim ağının altında bu mantık yatar. Birbiriyle benzer özelliklere sahip iki ürün arasında seçim yapmanız gerektiğini düşünün. Biri, size bir arkadaşınız, diğeriyse bir yabancı tarafından önerilmiş olsun. Hiç şüphesiz pek çok kişi arkadaşının tavsiyesini dinleyecektir.

11)   İçkiyi fazla kaçırmayın.
Pazarlamacılar olarak bizim en önemli görevlerimizden biri de ürünün fark edilmesini sağlamaktır. Ürünümüz hakkında konuşulmasını isteriz. İşte viral pazarlamanın eylem çağrısı da bu fikre dayanmaktadır. Bununla birlikte insanların arkamızdan partide çok içip dağıtan o adam hakkında konuştukları gibi konuşmasını istemeyiz. Sosyal medyada pazarlama çalışmaları tamamen markayla ilgili olmak zorundadır ve çok az sayıda büyük kurumsal marka kendisini gülünç duruma düşürmemeyi başarabilir. İşte bu nedenle viral pazarlama yapmak gerçekten de çok zordur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder